Türkiye 10 gün sonra sandık başına gidecek.
Süre kısaldıkça heyecan artarken adaylar meydanlarda ve sosyal medya hesaplarından seçmenlerine vaatlerini duyurmaya devam ediyor.
Ensonhaber bu süreçte konuklarını nabzını tutarak karşılıyor.
Bir yandan sokak röportajları yapılıyor, diğer yandan YouTube kanalında abonelerle buluşuyor. “Gündem Özel”Çok sayıda davetli ile gündem fiyatlandırılır.
15 Temmuz’da kardeşi şehit olan Ayşe Varank’tan Kılıçdaroğlu’na tepki
İlker Koç’un sunumunda programın bugünkü konuğu 15 Temmuz Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve 15 Temmuz Şehidi İlhan Varank’ın kardeşi Ayşe Varank oldu.
15 Temmuz gecesi kardeşini şehit eden Ayşe Varank, Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. “KHK’lıların hepsini görevlerine iade edeceğim”Verdiği söze sert tepki gösterdi.
Ayşe Varank, 15 Temmuz gecesi şehit aileleri olarak bedelini ağır ödediklerinin altını çizerek, “Bunu duyunca kabuklanan yaralarımız yeniden kanadı”söz konusu.
“FETÖ’nün yanında kim varsa ona karşıyız”
Varank şu ifadeleri kullandı:
Daha önce Sayın Kılıçdaroğlu yargıyı açacağız, yargıyı açacağız diyordu ama aslında yargı kapalı değil, bu nedenle bütün mahkemeler temyize gitti ve davalar yeniden görüldü. Öyle bir şey yok tamam karar verildi ve bitti. Bu görevden ihraç edilenler yeniden itiraz etti ve yeniden sorguya çekildi. Yani esas itibariyle itiraz hakkı verilmiş, bunlar incelenmiş ve göreve dönme hakkı olanlar fiilen iade edilmiş veya hiç göreve dönmemesi gerekenler iade edilmemiştir. Bunu artık gaziler olarak, şehit aileleri olarak algılamıyoruz.
Siyasi bir kimliğim olmadığını belirtmek isterim. 15 Temmuz derneğinin siyasi bir kimliği yok ama duruşu var. Bu duruş nedir? Kim FETÖ’nün yanındaysa ona karşıyız, kim ona karşıysa onun yanındayız. O halde bir düşünelim, bu insanlar, bu hainler o gece ne yapmaya çalıştılar? Darbe yapmaya çalıştılar yani saf bir şey değil. Vatanı parçalamaya, darbe yapmaya kalkıştılar, halka ait silahları, tankları, uçakları yine halkın gözü önünde kullandılar. 65 polis şehidimiz var. Yeter ki zaman içinde bakabilelim..
“Teröristlere gösterdikleri merhameti bu ülkenin insanlarına göstermediler”
O gece değil aslında önceki sürece bakarsak bu kişiler sınavlarda usulsüzlükler yaptılar yani hemen hemen her ev bu kişilerden zarar gördü. Kumpas kurdular, adam kovdular, çok insan öldürdüler, yıllardır çözülemeyen faili meçhul cinayetler var ve birçoğundan da sorumlular. Görüyorsunuz Güneydoğu’da polis ve askerlerin kışkırtmasıyla büyüyen olaylar durdurulamıyor. Daha sonra itirafçılar gideceğimizi, operasyon olup olmayacağını haber verdiğimizi, daha önceden teröristlerden saklandıklarını, sonra operasyonun yapıldığını söylediler. Bu insanlar teröristlere gösterdikleri merhameti bu ülkenin insanlarına göstermediler.
“Bu kabul edilemez”
Şimdi ne diyor Sayın Kılıçdaroğlu, Fetullah Gülen’in giydiği askeri geri getirecek orduya apoletlerini takacak. Fetullah Gülen’in cübbesini giydirdiği savcıyı hakim ne yapacak? Yeniden yargılanacak. Bu ne tür bir ülke? O gün silahlarla yapamadıklarını söylüyor, politik bir atılımla önünüze altın tepside koyacağım diyor. Bu kabul edilemez. Bizim için değil, Türk halkı için değil.
O gece haini işleyenlerin arkasından neler yapabileceklerini bir düşünün.
“İnanmayın hiçbiri af dilemek şöyle dursun, bizi mahkeme salonlarında dalga ile tehdit ettiler”
Sayın Cumhurbaşkanımız gerek bu süreçte gerekse sonrasında şehit yakınları veya gazi yakınlarıyla gerçekten temas halinde oldu. Yani deyim yerindeyse bir baba şefkatiyle yaklaştı. O süreci bu kadar kolay atlatabilmemizin sebebi belki de Cumhurbaşkanımızın duruşuydu. Şimdi bakıyorum, Twitter’da çok hareketlilik var. Yani bir katilin annesi çıkıp sanki haklıymış gibi yüksek sesle bağırıyor. Yani oğlunuz bir katil ve bakın bu mahkemelerde hüküm giyenlerin görüntüleri var, orada silahını çekip birini öldüren kamera görüntüsü var ama mahkeme salonlarına baktığınızda asık suratlı gülüyorlar. şehit ailelerini tehdit ediyor. Oradan oğlumun başına ne geldiyse Allah sana da aynısını versin diye bağırıyor.
Son milletin ittifakını destekleyen bir yazar, adını vermeyeceğim. Soma’daki maden faciasında davasının görüldüğünü ve orada ölenlerden birinin eşinin genç olduğunu paylaştı. Karşıdakine bağırır, sanıklardan birine başını kaldır, başını eğme, yüzüme bak der. Biz bile öyle bir şey yaşamadık, yani başınız ağrısa demek… O süreçte en çok düşündüm, bizden af dileseler, yaptık yaptık, çok büyük pişmanlıklarımız var dedim. ne yapardık Peki, Peygamberimiz amcasını öldüren yırtıcıyı affetmiş, diye düşündüm. Şimdi bu adamlar benden helallik isteseler ben onları affetmezsem Peygamberimize layık bir ümmet olamam ama onları nasıl affedeyim? Ama böyle bir şeye gerek yoktu. İnanın bırakın af dilemeyi, parmak sallayarak bizi tehdit ettiler. Şimdi bu insanları tekrar nasıl kabul edebiliriz?
“O gece çok büyük bedeller ödedik. 252 şehidimizin aileleri ve tedavisi devam eden gazilerimiz var.”
O gece çok büyük bir bedel ödedik yani 252 şehidimizin aileleri, gazilerimiz yine aynı, tedavisi devam eden gazilerimiz var. Ama biz vatanımıza teşekkür ederiz dedik. Vatanımız yaşıyorsa olabilir şu an kardeşim yaşamıyor ama ben hayattayım çocukları yaşıyor eşi yaşıyor bir vatan çatısı altında huzurlu bir ortamda yaşıyoruz ama bilmiyorsak değeri, bugün bana yarın sana sözümüz var.
Allah göstermesin, bu ortamın kıymetini bilmezsek şehitlerimizin canı pahasına savunduğu vatanımız o gece elden gidebilir. Bu sadece bizim düşüncemiz, o gece niyetimiz buydu. Yani başımızın üzerinde sadık bir çatı olarak kalabilmek bizim vatanımızdı. Bunun devam etmesini istiyoruz.
Tabii başka bir şey daha var, muhtemelen Suriye’yi görmeseydik, Irak’ı görmeseydik, orada yaşananları görmeseydik bunun ne demek olduğunu pek anlayamayabilirdik ama çabuk Suriyeliler var. yanı başımızda onların şahsında vatansızlık nedir gördük. Rabbim hiçbirimizi vatansız bırakmasın ve şehitlerimizin bu ülkede bu ülkenin vatandaşları üzerinde hakkı olduğunu düşünüyorum. Bize bu ülkeyi emanet olarak bıraktılar ve bence o vatana sahip çıkmalıyız.
